Diyabet hastalarının yaşadığı en önemli sorunlarından birisi olan diyabetik ayak yarası (diyabetik ayak ülserleri) en önemli hastaneye yatış, sakatlık ve maluliyet nedenlerinden birisi olarak gösterilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, diyabete bağlı komplikasyonların başında gelen ayak yaraları nedeniyle dünyada her 30 dakikada bir kişi ayağını kaybediyor. Ülkemizdeki durum ise artan diyabetli hasta sayısı ve düzenli yapılamayan kontroller nedeniyle daha da endişe verici durumda. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de her yıl 400 bin kişide diyabetik ayak yaraları görülüyor ve bunlardan en az 8 bininde organ kaybı yaşanmakta. Düzerli kontrol, doğru korunma yöntemleri ve basit tedbirler ile önlenebilir bir sorun olan diyabetik ayak yaraları, etkili şekilde tedavi edilmediğinde hastalar için yıllar sürebilen eziyetli sorunlara neden olabiliyor.
Diyabetik ayak, diyabet hastalığına bağlı olarak ayaklara uzanan sinir ve damarların bozulması; bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu ayaklarda iyileşmeyen açık yaraların, kangrenlerin ve ciddi mikrobik enfeksiyonların ortaya çıkması ile oluşur. Özellikle kan şekeri ile ilgili sorunları iyi yönetemeyen veya ileri evre diyabet hastası olan kişilerde çok daha sık yaşanan bir sorun olan diyabetik ayak yaraları etkili şekilde tedavi edilmezse ayağın kesilmesi ile sonuçlanabilir. Diyabet hastalarında ayak ve cilt yaralarının önlenmesi için ilk yapılması gereken şey kan şekerinin kontrol altında tutulması ve ayaklarda yara oluşmasının önlenmesi için koruyucu tedbirlerin alınmasıdır.
Kronik bir hastalık olan ve pek çok organı olumsuz etkileyen diyabetin ayaklar üzerinde iki önemli etkisi vardır. Bunlardan ilki olan sinir hasarı, his kaybına da neden olur ve diyabetik nöropati olarak adlandırılır. Diyabet hastalarında sinir hasarları oluşması yara veya enfeksiyona neden olabilir. Kan şekerini kontrollerine yeterli özeni göstermeyen hastalarda sinirlerde harabiyet oluşur. Sinir hasarı her zaman hasta tarafından anlaşılmayabilir, bu nedenle kontrollerde ayaklarda sinir hasar oluşup oluşmadığının incelenmesi gerekir.
Diyabet hastaları ayaklarında ağrı, uyuşma, karıncalanma, pamuk üstünde yürüme hissi veya sıkı çorap giyme hissi gibi belirtiler saptadıklarında mutlaka hekime başvurmalıdırlar. Çünkü his duyusunun kaybolması sonucu hasta ayakkabısının ayağını sıkıp sıkmadığını anlayamaz. Hasta his kaybı sonucu sıcak-soğuk gibi etkileri de yeterince algılayamadığı için ayağında ısı kaynaklı hasarı anlayamayabilir. Diyabet hastalarının her akşam hissizlik nedeniyle ayaklarında oluşabilecek yaralara karşı düzenli göz kontrolü yapması önerilmektedir.
Diyabetin ayaklar üzerinde olumsuz bir diğer etkisi ise damar hasarı ve buna bağlı kan akımında azalmadır. Bu azalmaya paralel yaraların iyileşmesi güçleşir. Burada önemli olan konu sorunun büyük damarlardan ziyade küçük damarları etkiliyor olmasıdır. Bu soruna periferik damar hastalığı da denilir ve özellikle sigara içen diyabet hastalarında daha yaygındır.
Diyabet hastalarında genellikle hem kan akımının zayıflaması hem de sinir hasarı beraber gelişmektedir. Özellikle sinir hasarına bağlı his kaybı ağrı duygusunu köreltir. Hastalar uygun olmayan ayakkabı kullanımı gibi tekrarlayan travmalara bağlı ağrıları hissetmezler. Oluşan doku travması, zaten dolaşımın bozuk olması nedeniyle süratle iltihaplanabilir. Yüksek kan şekeri ise bu iltihabı ve yara iyileşmesini daha kötü hale getirir. Oluşan enfeksiyon iyileşmez ise zamanla doku nekrozu ve kangrene dönüşür ve yara etrafındaki cilt ve dokular ölür. Bu bölge siyahlaşır ve kötü kokulara neden olur. Hastalığın bu aşamaya gelmesi durumunda kangrenin yayılmasının durdurulması için cerrahi müdahale ile ayağın bir kısmı veya tamamı kesilmek zorunda kalınabilir. Buna amputasyon denir.
Diyabet hastalarının ayak yaralarına karşı yapması gereken bir takım önemli bakım ve korunma yöntemi bulunmaktadır. Hastaların bu uygulamaları yapması durumunda çok ciddi sonuçlara neden olan yaralardan korunması mümkündür. Bu nedenle hastaların öncelikle aşağıdaki önerileri dikkate alması fayda sağlayacaktır:
Diyabet hastalarında bazen tüm önlemlere rağmen yaralar oluşabilir. Hastaların bu tür durumlara karşı uyanık olması ve yaralar oluşur oluşmaz hekime giderek doğru bir tedavi uygulanması çok önemlidir. Bu tür durumlarda önemli olan bu yaraların daha da ilerlemesini önlemektir. Yine hastanın yaranın tedavi ve bakımı konusunda hekiminden kapsamlı bilgi alması ve bunu tam olarak uygulaması gerekir.
Diyabet hastaları bu tür yaralar oluştuğunda öncelikle yaranın neden oluştuğunu saptamalı ve bu nedenleri ortadan kaldırmalıdır. Ayağınızda fark ettiğiniz küçük yaraları su ile yıkayın, kurulayın ve temiz bir gazlı bez ile kapatın, akıntı ile kirlenen gazlı bezi sık sık değiştirin. Cildinizi zedeleyebileceği için flaster kullanmaktan kaçının. Yaralarınızın iyileşmesi gecikirse mutlaka bir kez daha doktorunuza başvurun.